23 Şubat 2012 Perşembe

Kazaklar Sevgili'den


'Yalan Dünya'da Orçun'a kazaklarını sevgilisi alıyormuş 



YALAN DÜNYA
Nurhayat ile Deniz arasında yüzük krizi yaşanıyor
Selahattin, büyük bunalımdadır. Gülistan 'ın peşine taktığı Orçun nedeniyle bir türlü Tülay ile yalnız kalamamaktadır. Bir punduna getirip tam Tülay ile baş başa kalacaklarken Orçun bir anda diplerinde bitmektedir.

Nurhayat, Deniz 'den kurtulmak için yeni bir plan yapar. Pırlanta yüzüğünü bilerek evlerinde düşürür. Sonra da yüzüğü onun aldığını ima eder. Her iki dairede yüzük nedeni ile büyük gerginlik yaşanır. 

Çalışmadığı için para sıkıntısı çeken Bora, iş için Reis 'e başvurur. O da onu yeni çıkan bir elektrik süpürgesi pazarlama işine sokar. Bora elinde elektrik süpürgesi ile Cihangir 'de kapı kapı gezer.




Çağatay, çekimlerde yönetmen tarafından sürekli ezilen Ahmet 'i koruması altına alır. Ancak daha sonradan bu durum Ahmet için büyük bir işkenceye döner. Çağatay yalnız kalıp bunalıma girdikçe Ahmet 'i aramaktadır.

Sürekli birlikte takılmak ister. Sık sık Tülay 'ın evine gidip gelen Orçun, onun ilgisini yanlış yorumlar ve babasına bir itirafta bulunur. Zaten Tülay ile yalnız kalamayan Selahattin duydukları karşında çılgına döner.

Hırsızlıkla suçlanan Deniz 'in suçsuz olduğu ortaya çıkar. Kadınların çok ileri gittiğini fark eden Şehmuz bile bu durumdan utanır. Planı işe yaramayan Nurhayat 'a bir darbede Rıza 'dan gelir.

Rıza, söz yüzüğünü atar ve sonunda onu terk eder. Hatta haberi hiç vakit kaybetmeden Deniz 'e de duyurur ancak Nurhayat 'tan kurtulmak sanıldığı kadar kolay değildir.


Yalan Dünya'nın Orçun'unun dizide giydiği kazakları Kuzey Güney'in Cemre'si Öykü Karayel alıyor! İzzet Çapa yazdı!

İnsan, yok edemeyeceği şeyden nefret etmemeliymiş. Ne doğru laf... Oldum olası alışverişten nefret ettim ama hayatın bir parçasını nasıl yok edersiniz? Çocukken annem “Yarın alışverişe gidiyoruz” dediği zaman, hemen zulamdaki tebeşirleri toz haline getirip yutmaya başlardım. Millet okuldan tüymek için tebeşir tozu yutup hasta ayağına yatar, ben çarşıya pazara gitmemek için. Ama eşek kadar herif de olsanız bazı şeylerden kurtulamıyorsunuz işte.

Geçen gün telefon çaldı açtım; sevgili anneciğim “Beni alışverişe götür” demez mi? Yıllarla beraber, roller de değişiyormuş demek. Bin bir dereden su getirmem fayda etmedi, birkaç saat sonra buluştuk, tuttuk Nişantaşı’nın yolunu... Uzun zamandır uğramamışım dükkânlara, en son bıraktığımda ateş pahasıydı her şey. Valide hanıma çaktırmadan göz ucuyla inceliyorum vitrinleri, sonuçta paralar bizden çıkacak belli ki... Bir baktım her tarafta indirim var. Kriz diye bir şeyden söz ediyorlardı bizim çocuklar, herhalde ondandır dedim ama keyfim de biraz olsun geldi yerine. By Sally adlı mağazanın vitrininde ‘Yüzde 50 indirim’ yazısını görünce hemen daldım içeri, annem de peşimden tabii... En ucuzları hangisi diye bakarken, gözüm kazakların bulunduğu bölmeye ilişti... “Bunları bir yerlerden gözüm ısırıyor ama nereden?” demeye kalmadı, annem “Aaaa Orçun’un kazaklarına ne kadar benziyor” diye minik bir feryat kopardı. Haydaa... Bu Orçun da kim oluyor şimdi?

KAZAKLARI SEVGİLİSİ ÖYKÜ ALIYORMUŞ 

Bu cehaletim annem ve mağazadaki satış elemanı arkadaş tarafından resmi olarak ayıplandı. Yalan Dünya’daki ‘öpücük canavarı’ Orçun deseler anlayacağım. Hatta adamın adını bile biliyorum, lakin telaffuzu biraz güç; Bartu Küçükçağlayan. Ama onlara kalırsa Orçun sanki babalarının oğlu. Bu arada annemle eleman arasında sanatsal fikir alışverişi hızlandı. Bu kazaklar Orçun’unkine benzemiyormuş, bizzat onun giydikleriymiş. Biraz kulak kabartıp olay hakkındaki tüm gerçekleri öğrendim. Meğer Bartu’nun sevgilisi, ‘Kuzey Güney’ dizisinin yıldızı Öykü Karayel, sık sık buraya gelip, bu kazaklardan alır Bartu’ya verirmiş. O da dizinin her bölümünde bunları giyermiş. Orçun hayranlarına bir kıyağımız olsun diye kazakların fiyatlarını da verelim de tam olsun: tanesi 40 liradan satılıyor. Aslında pahalı sayılmaz ama annemin tüm ısrarlarına rağmen almaktan imtina ettim. Belli mi olur, giyeriz kazağı, huyumuz suyumuz Orçun’a benzer... Son bir soru, Acaba Bartu’nun ‘Yalan Dünya’da kadın kazağı giydiğinden haberi var mıdır dersiniz?

ÜÇÜNCÜ GÖZ VE PRENSES

Metafizik olaylar hep ilgimi çekmiştir ama kendimi kaptırmaktan da korkarım doğrusu. Bir ara üçüncü gözüme takmıştım, aynanın karşısına geçip uzun uzun alnıma bakardım da hiçbir şey göremezdim. Sonra ‘herhalde benden gizleniyor’ diye düşünüp, değişik bir taktik uyguladım. Geceleri yataktan aniden kalkıp aynaya koşuyordum, belki uykudayken anlamaz da görürüm diye. Nafile; üçüncü göz, bendekilerden uyanık çıktı anlayacağınız. Böyle karmaşık duygular içindeyken üçüncü gözüyle iftihar eden, onun sayesinde uzaylılarla ilişki kurduğunu söyleyen Japon kadının varlığını öğrenince peşine düştüm doğal olarak. Kadın bir de prenses çıkmasın mı? Meiji İmparatoru’nun torunuymuş Prenses Kaoru Nakamaru. Çocukluğu Çin’in meşhur yasak şehrinde geçmiş. Bunu okuyunca biraz işkillendim, Japon İmparatoru’nun torununun Çin’in Yasak Saray’ında ne işi var diye. Ama kadın koskoca prenses, yalan söyleyecek hali yok ya...

DÜNYANIN SONU 22 ARALIK MI?

Aslında Prenses Kaoru Nakamaru’nun geçmişine baktığınız zaman çok parlak bir portreyle karşılaşıyorsunuz. Columbia Üniversitesi’nde okumuş, Japon Dışişleri Bakanlığı’nda çalışmış, bir de ünlülerle yaptığı röportajları sayesinde 1973 yılında Newsweek Dergisi tarafından dünyanın en iyi röportajcısı seçilmiş; meslektaş sayılırız yani. Söyleşi yaptığı ünlüler arasında Ronald Reagan, Gandhi, Hüsnü Mübarek, Enver Sedat gibi isimler var... Fakat yine de bazı ‘münafıklar’ kadının prenses filan olmadığını, Japon Kraliyet Ailesi’nin soyağacında da adının bulunmadığını söylüyorlar. Ama Kaoru’nun geçmiş kariyerine bakınca bu eleştirilerin pek değeri kalmıyor. Prenses Kaoru Nakamaru’nun dünyanın geleceği konusunda öyle bir iddiası var ki, insanın kanını donduruyor. Hem de öyle Mayalar gibi afaki bir tarih de vermiyor. Tam nokta atışı yapıp, 22 Aralık 2012’ye gönderiyor topu.

NAKAMARU MAKARA MI YAPIYOR? 

Efendim bu yılın 22 Aralık’ında 5. boyuta geçecekmişiz. Bu geçiş sırasında üç gün boyunca ‘Nuru’ adlı bir yerde olacakmışız. Bu süre boyunca bütün elektrikler gidecek, güneş, ay, yıldızlar olmayacak; tamamen karanlıkta kalacakmışız. Ve süre bitince ‘booom’; dünyanın sonu... “Bu durumu uzaylılar sadece bizim prensese söylemiş de neden başkalarına anlatmamışlar” derseniz Kaoru Nakamaru mütevazı davranıyor ve bu bilginin sadece kendisinde olmadığını, hükümetlerin üst düzey yöneticilerinin uzun süredir kendilerini kurtarmak için hazırlık yaptığını iddia ediyor. Dünya üzerindeki seçkin insanların Atlanta, Norveç, Hollanda, İsviçre ve Avustralya’da önceden hazırlanan yeraltı şehirlerine sığınacaklarını söylüyor. Dünyada sadece 10 bin kişi bu felaketten kıçlarını, pardon popolarını kurtarabileceklermiş. Kehanetin burasını biraz 2012 filmine benzettim ama söyleyen bir prenses olunca akan sular duruyor tabii.

KURTULUŞ RUHSAL ÂLEMDE 

Ama oturup karalar bağlamanın âlemi yok. Çünkü Prenses Kaoru, kurtuluşun yolunu da gösteriyor. Önce fiziksel olarak ruhumuzu arındıracakmışız. Bunun için de şekerli içecekler ve biraya son... Bir de günlük bazı egzersizler yapıp bedenimizi de değiştirecekmişiz. İnsanın hammaddesi ışık ve sevgiymiş, yaratıcının bir parçası da kalbimizdeymiş. Bütün bunları yaptıktan sonra ‘O gün’ geldiğinde, yani dünyanın son anlarında reenkarne olacakmışız. On bin seçilmiş kişi de yeraltı şehirlerinde yaşasın dursunlar... Durum budur sevgili okurlar. 22 Aralık’a kadar daha on ayınız var, treni kaçırmadınız. Ben şimdiden şekerli içecekleri ve birayı bıraktım. Siz de meşrebiniz neyse ona göre davranın.


‘Yalan Dünya’da herkes başrol
Yalan Dünya dizisinin çapkın Çağatay’ı Hakan Meriçliler ve televizyonun üçkâğıtçı dâhi çocuğu, yönetmen Tufan’ı canlandıran Tuna Orhan, “Yalan Dünya’da başrol yok, herkes başrol. Her seyredenin kendisine göre bir başrolü var” diyor

Röportaj: Oya Doğan / HT MAGAZİN

Avrupa Yakası’nınmimarı Gülse Birsel’in yeni dizisi ‘Yalan Dünya’ başlar başlamaz gündeme bomba gibi düştü. Dizide her karakterin başka bir fanı var. Ancak sesiyle herkesi etkilemeye çalışan Çağatay ve üçkâğıtçı yönetmen Tufan kısa sürede herkesin diline düştü.

Çağatay’a hayat veren tiyatro sanatçısı Hakan Meriçliler ve Tufan’ı canlandıran Tuna Orhan önceki akşam Bloomberg HT’de yayınlanan ‘Yerli Dizi’ programıma konuk oldular.

İkisi de, hayranlarının tepkisine şaşırıyor. Bu işte yer almaktan dolayı çokmutlular ve sete koşa koşa gittiklerini söylüyorlar. Önümüzdeki bölümlerde izleyicileri çok büyük sürprizlerin beklediğini söyleyip “Gülmeye hazır olun, çok komik bölümler geliyor” diyorlar.

‘Yalan Dünya’ya nasıl dahil oldunuz?
Tuna Orhan: Avrupa Yakası bir oyuncu olarak “Neden ben yokum?” dediğimbir diziydi. Niyet doğru işlemiş ki, Yalan Dünya’da birlikte çalışıyoruz. Gülse Birsel dizi için görüşmek istedi. İyi de anlaştık. Yalan Dünya benimsadece iş olarak baktığımbir dizi değil. Sete giderken ayaklarım geri geri gitmiyor. HakanMeriçliler: Diziden haberimyoktu. Maçka’da bir kafede otururken uzaktan Gülse Birsel’i gördümve “Biz neden birlikte çalışmıyoruz?” dedim. Ardındanmenajerimi aradım. Yani ilk atak benden geldi. Kan tuttu, doku uyuşması oldu.

‘Yalan Dünya başlayalı sadece bir ay oldu, herkes sizin taklidinizi yapmaya başladı. Siz bu kadarını bekliyormuydunuz?
Orhan: ‘Elveda Rumeli’ rol aldığımuzun soluklu bir diziydi. O bittikten sonra üç farklı dizide oynadım. Ama sokakta yürürken hâlâ insanlar bana “Terzi Hasan” diye sesleniyordu. Demek ki, ‘Elveda Rumeli’den sonra yaptığımüç tane dizi, oyunculuğumaçısından çok kayda değer değilmiş. Benmarkayı değiştirememişim. Fakat ‘Yalan Dünya’nın ikinci bölümü yayınlandıktan sonra bana “yönetmenim” ya da “Tufan” diye hitap ediyorlar. Marka böyle bir şeydir. Meriçliler: Tiyatroda “Rolün büyüğü küçüğü olmaz” derler. Bu tiyatroda büyük bir palavra. Ama ekranda çok doğru. Gülse Birsel beni hiç görmeden inanılmaz bir olanak sundu. Dostoyevski ve bütün büyük yazarlar kumarbazdır. Gülse Hanım, ekranda deneyimim çok olmamasına rağmen beni alarak kumar oynadı. Orhan: Yalan Dünya’da işin yükünü çeken oyuncular var. Ama bu dizide başrol yok. Çünkü her seyreden kişinin kendisine göre bir başrolü var. Meriçliler: Çok doğru.

Peki, oyuncu dünyası gerçekten yalanmı?
Orhan: Sektörde çok fazla uzun süre devam eden arkadaşlıklar olmuyor. O nedenle sektörde bir vefasızlık varmış gibi görünüyor. Ama asıl sisteminmesleğe vefasızlığı var. Seyirci sizi hemen unutabiliyor. Devlet nezdinde birmeslek olarak görülmüyorsunuz.Mahkemelerde şahitliğiniz bile neredeyse oyuncu olduğunuz için sayılmıyor. İtibarsız birmeslek grubu olarak algılanıyoruz. Bence vefasızlıkmesleğin kaderinde var. Meriçliler: Dizi çekerken bir oyuncu arkadaşınızın atıldığı haberi geliyor ama siz hiçbir şey olmamış gibi işinize devamediyorsunuz. O “mış” gibi yapma hali sakil duruyor. Kişiliklimi davranmak gerekiyor, bilinmez ama gerçekten yalan dünya be Oya’cım...

Tufan ve Çağatay karakterlerine hazırlanırken zorlanmadığınızı düşünüyorum... Orhan: Etrafınızda o insanlardan çok olunca rolü çıkarmaya zorlanırsınız. Başbakan bir tane, onu oynamak kolaydır. Tufan benimen çok zorlandığımroldü. Çünkü etrafımızda çok var.

‘YÖNETMEN İSTEDİĞİNE ASILIR’

Dizide “Başrol oyuncusu başrol oyuncusuna asılır” diye bir sahne vardı. Galiba doğru bu. Hep başrol oyuncuları aşk yaşıyor...
Orhan: Şartlar onu gerektiriyor demek ki... Figürasyona gelen kişi başrol oyuncusunun odasına giremez. Peki, yönetmen kime asılır? Meriçliler: Yönetmen sınırsızdır, aklına estiği kişiye asılır. (Gülüyorlar)

Bizi dizide neler bekliyor?
Orhan: Daha çok güleceğimiz kesin. Meriçliler: Şiddetle artıyor. Altıncı bölümü okuduğumzaman daha iyi anladım. Gülse Birsel’in çok iyi bir yazar olduğunu düşünüyorum. Tiyatro yazarı olsaydı Haldun Taner olurdu.

Rutkay Aziz’i taklit edenleri oynuyorum
Çağatay’ı oynarken Cihan Ünal, Rutkay Aziz ve Çetin Tekindor’dan esinlendiğiniz söyleniyor. Doğru mu?
Meriçliler: Bu isimler çok önemli ve başarılı oyuncular. Adlarının desturla anılması lazım. Onlar özel hayatlarında poz vermezler, sesleri öyle sadece. Oysa Çağatay, mesleki başarısı olmayan bir karakter ama bu isimleri taklit ediyor. Etrafınıza bakarsanız zaten bu oyunculara öykünüp, hayatta oynayanları görürsünüz.
Orhan: Bir milyon kişiye rastlarsınız.


www.medyarazzi.com
24 Şubat 2012 Cuma 02:45 

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumlarınız bizim için çok değerli lütfen yorum yapınız. Yorum yaparken lütfen küfür, hakaret vb. şeylerden kaçınınınız. Yorumunuz en kısa zamanda onaylanacaktır.
İlginize teşekkür ederiz.

Entertainment blogssite ekle

Paylaş

Twitter Delicious Facebook Digg Stumbleupon Favorites More